Açıklama : |
Nasıl da güzel çalıyor ulan bu herif kemanı....... Çay da soğumuş. Isıtsam mı? Niye bitti ki bu rakı?... Başım dönse ya, midem bulansa bile razıyım.... Boğazım ağrıyor. Sigarayı mı değiştirmeli, bırakmalı mı yoksa?....
Aklıma Murathan’ın öyküsü geliyor. Boyacıköy’de Kanlı Bir Aşk Cinayeti” Film yapacaktım güya. Senaryosunu nereye koydum ki?..
“Adam durakta otobüs bekler. Gelin arabası gelir, duru durağın karşısındaki lokantanın önünde. Gelin, damat, üç de adam inerler arabadan, girerler lokantaya. Adam geline bakar, bir süre sonra da gelinin gözleri kilitlenir adama. Yemek biter. Gelin, damat ve adamlar kalkarlar. Adam duraktan çıkıp, gelinin yanına gelir. Elini tutar; “Seni seviyorum.” der. Gözleri açıktır, ama ıslak. Sonun başlangıcı gibidir gözleri. Tekrar eder; “Seni seviyorum... N’olur gitme...” Gelin adama bakar, sonun başlangıcını görmüştür o da... Gülümser yine de... Yine de iki damla yaş süzülür gözlerinden yanaklarına, kimseler görmez.Adama döner. daha bir sıkar, elini sıkan adamın elini. “Çok geç!” der, “Çok geç kaldın. ben de seni seviyorum ama geç kaldın.” Bu diyalog kimine göre uzun, kimine göreyse kısacık sürer. Adam elini redingotunun cebine sokar. Bir silah çıkarır. Bir gül uzatır gibi doğrultur geline. “Seni seviyorum.” der, “Seni çok seviyorum. N’olur gitme...” Gelin gülümser. Sonun da sonu gelmiştir. “Geç kaldın.” der, “Çok geç kaldın...” Adam tetiği çeker...
Bu benim özetim. Öykünün aslı çok daha uzun.
Yalnızım güzel... Çok yalnızım... Üşüyorum güzel... Gel güzel... Kaçma güzel... Kırma be güzel, kırdırma... Nen varsa al da gel güzel... Yükle sırtıma, korkma taşırım ben. Gel güzel... Gecikme güzel, geciktirme... |