Açıklama : |
37 Yıldır kendim içinde bulunduğum gibi, 26 yıldan beri de engelliler dünyasında savaşmaktayım. Dinlermisiniz zaman ayırıp hikayelerimi, ürpermeden, yüreğinizde acısını hissetmeden, sonu nereye varacak acap dermisiniz Bu hikayeler insanı öyle bir yer ki, öyle bir bitirirki. Kendimi ulu çınar sanardım, meğer bir fidanı geçememişim ve hala cılızım cılız. Büyümekten vaz geçtim, ayakta kalmak kolay değil. O yüzden asi oldum, o yüzden kural dinlemez. Sınırları zorlamak, sınırları yıkmak. Nedenim bin değil, nedeni ni de sormayın, çünkü onlarla bunu bende yaşıyorum.
Adı Nazik DEDE, o bir anne, hem de ne anne. Biri doğuştan olmak üzere, 2 Çocuğu görmüyor. O görmeyen çocuklarından biri aynı zamanda zeka geriliğine sahip, diğeri beyin tümörü. Ya diğer evlatları. Onlarda sağlıklı değil. Ya baba, o da sağlıklı değil artık, günlerini kahve köşelerinde geçiriyor.
Baba emekli olduğu için eve sadece emekli maaşı girmekte. Ev kira ve 6 nüfus. Anne gurur demeden, yüksünmeden sokaklarda kola, bira kutusu toplayıp satıyor, evine katkıda bulunuyor ve aynı zamanda eve o yorgunlukla dönüp yemek yapıp, dur durak bilmeyen o çığlıklar atan evlatlarına bakıyor. Bu da yetmiyormuş gibi, hem görmeyen hemde beyninde ur taşıyan çocuğunun o çılgın saatleri geldiğinde dayaklarını yiyiyor.
13 Yıldan beri anam kabul ettim kabul ettim, hep yanında oldum ama ne kadar olabilirim ki. Gel gör kü yaşam anneyi bitirmekte ve bunca gerçeğe rağmen, heryere müracaat eden, yardım çığlıkları atan bu ananın çığlıklarına Devlet sahip çıkmıyor. Ya anaya da bişi olursa, yıllarını, gençliğini, herşeyini adayan ana ölüp giderse ne olacak İşte o zaman o ev yangına dönecek.
Sabah 9 gece 3 veya 5 çalışıyorum. Bir yandan da her hafta bir İl'e gidip yardım dağıtıyorum. Eve 2 yıldan beri ancak 20 kere gidebildim. Çok yorgunum, yatağımı özledim. Beynim saatlerce boks maçı yapmış ve kafasına saatlerce darbe yemiş gibi. Ona rağmen o deniz yıldızlarından hala birini kurtarmaya çalışıyorum.
6 Sekreterim 11 çalışanım var. Saat 19 deyince herkez evine gidiyor, ben se hala çalışıyorum.
Bu yazıyı okuduktan sonra bilgisayarı kapatıp düşünmenizi rica ediyorum. Hayatın hangi noktasındayız ve ben neye yararlı bir insanım, ben kimim ve ne yapıyorum diye bi düşünün. Ağladığınız, yakındığınız ne çok basitlikler var, yüreğinizi sızlattığınız. Kimileri de sevgilisini, aşkını veya para biriktirerek almayı hayal ettiği marka şart olan giyisiyi düşünür. Bense 4 yıldır ayakkabı giymiyorum. Aşka gelince geç onu..
Arz ettiğim foto da anne, görmeyen kızı ve eşi Derneğimizde iftar ederlerken görülmekte. Onları ağırlamaktan herzaman onur duyduk.
Binlerce engelli ailesinden birinin hikayesi, yaşamı bu. Sizinle paylaşmak istedim. Birileri fotolarımın renginin, ışığının ve olması gereken güzelliğinden söz etmekte. Ben size daha güzel bişi önerim isterseniz. Gelin onlar için bişiler yapalım ve işte o zaman en güzel nitelikli, değeri olan, topluma örnek olan resimleri çekelim ve burda paylaşalım. |