Açıklama : |
Servet-i Fünun dergisinin 8 ekim 1908 tarihli 906. sayısının gerçek bir karesidir.
Servet-i Fünun topluluğu II.Abdulhamit'in istibdat döneminde baskının, hürriyetsizliğin şiddetle hissedildiği bir zaman diliminde kurulur ve yine bu dönemde faaliyetlerine son verilir.
Servet-i Fünun, 1891'de yayımlanmaya başlayan bir fen dergisidir. Ancak Recaizade Mahmut Ekrem, bu dergiyi neşreden, aynı zamanda eski bir öğrencisi olan Ahmet İhsan'ı Servet-i Fünun dergisinin bir edebiyat haline getirmeye ikna eder ve ilk iş olarak Tevfik Fikret'i derginin yazı işleri sorumlusu yapar. Sonraları Halit Ziya Uşaklıgil ve Cenap Şahabettin gibi önemli isimler de dergiye katılacaktır. Böylelikle kurulan bu dergi etrafında toplanan birçok sanatçının ortak anlayışlar çerçevesinde eser vermesiyle Servet-i Fünun edebiyatı oluşmuş ve faaliyete geçmiş olur. 16 Ekim 1901 yılında Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransızcadan çevirdiği "Edebiyat ve Hukuk" başlıklı bir makalenin dergide yayınlanması üzerine dergi kapatılmış, dolayısıyla Servet-i Fünun topluluğunun da faaliyetleri de son bulmuştur.
II.Abdulhamit döneminde yaşanan siyasal ve sosyal olaylar, yine bu devrin baskıcı yönetim anlayışı Servet-i Fünuncuların edebiyat anlayışlarına da tesir etmiştir. Bu sebepledir ki bu dönem edebiyatı karamsar, içe dönük, bireyin iç dünyasına yönelik, hayal ve hakikat arasına sıkışmış bir tablo çizmiştir. Bununla birlikte Servet-i Fünuncularda kaçış teması sıkça işlenmiştir. Bunun en açık ifadesi, bu topluluğa mensup sanatçıların Yeni Zellanda'ya ya da Manisa'da bir çiftliğe yerleşme düşüncesindedir.
Yukarıda sıralanan etkenlerden dolayı Servet-i Fünun edebiyatı kırılgan, hassas, duygusal bir yapıya sahiptir ve bu yapı verilen tüm eserlerde kendisini göstermiştir. Dolayısıyla duygularını eserine yansıtmak isteyen Servet-i Fünun sanatçısı kendini ifade aracı olarak gördüğü dili, zenginleştirme çabasına girer. Bunun yansıması olarak bu dönemde Arapça, Farsça ve Fransızcadan çok sayıda sözcüğün dilimize girdiği görülür. Yani Tanzimatta görülen dilin sadeleşmesi çabaları Servet-i Fünun'da son bulmuştur.
"Sanat, sanat içindir." düşüncesine bağlı kalan Servet-i Fünuncular, Fransız edebiyatından fazlasıyla etkilenmişlerdir. Bu dönemde Fransız şair ve yazarların eserleri Türkçeye çevrilmiş ve bu dönem sanatçılarınca örnek alınmıştır. Şiirde parnasizmin, nesirde ise realizmin etkilerini açıkça görmek mümkündür. Ancak, kısmen de olsa, sembolizm de şiirlerde kendini gösterir. Servet-i Fünun eserlerinde görülen anlam kapalılığının da bundan kaynaklandığı söylenebilir.
Servet-i Fünun edebiyatının, modern Türk edebiyatının olgunlaşması noktasında çok önemli bir kilometre taşı olduğu söylenebilir. Bu dönemde edebiyatımız her yönüyle Avrulpalı bir görünüm içine girer, Tanzimat'ta ilk kez denenen Batı kaynaklı edebiyat türlerin olgun ve kusursuz örnekleri verilir. Sanat, halkı bilinçlendirmek için kullanlılan bir araç olmaktan çıkar ve duyguların, hassasiyetlerin estetik bir yansıması haline dönüşür.
Umarım Osmanlının sadece lalelerini örnek alan zihniyet o hoşgörüyü, çağdaş düşünceyi ve ilmi de
bu nadide eserin üzerindeki günümüzün çağdaşlığını simgelesin diye koyduğum gözlük gibi süzer, netleştirir ve yorumlar.
Uzun bir süredir yoktum. Ben 3. makinamı da çaldırınca epey canım sıkıldı ve bir taraftan yoğun işlerim, siz dostları ziyaretimde aksamalar yaşattı. İnşallah daha sık ziyaret etmeye başlayacağım siz değerli can dostları.
Kaynak: www.bilgiyurdu.net |