Fotoğraf Galerisi - Netfotograf fotoğraf paylaşımı platformu
  Anasayfa Foto Haber Donanım Forum Foto Market Fotoğraf Galerisi Seri İlanlar Eğitim Fotoğraf Gezileri Reklam İletişim
fotoğraf galerisi
 
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni Hatırla:
Yeni Üye / Şifremi Hatırlat
Tozlaşmalar Zamanı.... - Fotoğraf: Şerafettin Çalışır DOKUNMA - Fotoğraf: Ali Tuzcu KapıdaKiler - Fotoğraf: Cemal Sepici Duel 2 - Fotoğraf: Erol Özdemir Ufkumda batmayan güneş - Fotoğraf: Bekir Karaca
26 Nisan 2024, Cuma
» Fotoğraf Galerisi
  Ayın Konusu
  Bitkiler
  Dijital Çalışmalar
  Hayvanlar
  İnsan
  Macro
  Manzara
  Netfotograf Özel
  Sanatsal - Teknik
  Siyah Beyaz
  Su Altı
  Şehir - Mimari
  Yaşam
  Yetişkin
  Diğer
 
 
» Fotoğrafça
Site Yöneticileri Uyuyor Mu?
adminMerhaba Arkadaşlar,      Sürekli eleştiriliyoruz. Taktir edilsek de genel de bu niye yok, şu niye eksik, onay niye geç gibi bir dolu sorunun muhatabı oluyoruz. Siteyle ilgili olarak bir çok konu açıldığı gibi birçok da e-mail alıyoruz. Bunların bir kısmına cevap verdiğimiz gibi b...
Devamı »
 
» Aktif Üye/Ziyaretçi
Üye: birgaripdino, ertugrulkoca, (2)
Ziyaretçi: 1786
 
Toplam Üye: 282369
Dün: 0
Bugün: 2
 Fotoğraf Arama
 

Olta’nın Sahibi...

Olta’nın Sahibi...
 

Fotoğrafın büyüğünü ve exif bilgilerini görüntülemek için fotoğrafın üzerine tıklayın


optimist35

optimist35

Portfolyo
için
tıklayın

Olta’nın Sahibi...

Makina : Nikon D80
Objektif / Filtre : Nikon AF-S DX Zoom-Nikkor 18-135mm f/3.5-5.6G IF-ED
Kategoriler : Detay
Eklenme Tarihi : 27 Ekim 2010
Görüntülenme : 1573
Açıklama :

SİNAĞRİT BABA
“Cehennem Nişanı”nda beş sandaldık. Güzel bir Ocak akşamı… Hava lodos… Denize kırmızı rengin türlüsü yayılmış. Çok kaynamış ıhlamur rengindeki hayvan, geniş, ölü dalgalar. Sandallar ağır ağır sallanıyor, oltalar bekliyor, insanlar susuyor.
Otuz sekiz kulaç suyun altındaki derin sessizliğe, dibindeki dallı budaklı kayalara yedi rengin en koyusu girer mi şimdi. Sinağrit baba döner mi avdan. Pırıl pırıl, eleğimsağma rengi pullarıyla ağır ağır, muhteşem, bir İlkçağ kralı gibi zengin, cömert, asil ve zalim mantosu ile dolaşır mı kim bilir. Altını, zümrüdü, incisi, mercanı, sedefi lacivertliğin içinde yanıp yanıp sönen sarayını özlemiş, acele mi ediyordur.
Sinağrit baba ömründe konuşmamış, ömrü boyunca evlenmemiş, ömrü boyunca yalnız yaşamıştır. Onun kovuğundaki zümrüt pencereden ne facialar seyretmiştir. Sinağrit baba ne oltalar koparmıştır.
Bu akşam kimin oltasını seçmeli de artık bitirmeli bu yorucu ömrü. Daha her yeri pırıl pırılken, mantosu sırtında iken; dahi eti mayoneze gelirken bitirmeli bu ömrü. Sonra hesapta bir gün pis bir “Vatos”un bir sırtı renksiz, yapışkan ve parazitli bir canavarın dişine bir tarafını kaptırmak var. İyisi mi muhteşem bir sofraya kurmalı bu zaferle dolu ömrün sonunu beyaz şarapla, suların üstündeki başka dünyada yaşayan bir kıllı mahlûka kendisini teslim etmeli.
Sinağrit baba oltalardan birini kokladı. Bu balıkçı Hristo’dur; kusurlu adam. Gözü açtır onun. İçinden pazarlıklıdır. Evet, o fukaradır ama kibirli değildir. Sinağrit baba fukaralıkta gururu sever, öteki oltaya geçti. Kokladı. Bu balıkçı “Hasan”dır. Geç. Cart curt etmesine bakma! Korkaktır. Sinağrit baba cesur insanlardan hoşlanır. Bir başka oltaya başvurdu. Balıkçı Yakup iyidir, hoştur, sevimlidir, edepsizdir, külhanidir. Ama kıskançtır. Kıskançları sevmez Sinağrit baba. Geç. Şu olta, hasisin tuttuğu olta… Sinağrit baba cömertten hoşlanır. Ama bu oltaya bir başvurmağa değer. Bir başvurdu. Hasisin oltasının iğnesini dümdüz etti. Sinağrit baba iğneden kopardığı yarım kolyozu çiğnemeden yuttu. Hasis oltasını hızla topladı.

“Vay anasını be Nikoli,” dedi, “iğneyi dümdüz etti.”

Nikoli’nin oltasının yemini kuyruğuyla sarsmakta olan Sinağrit baba, Nikoli’nin bir kusurunu arıyordu. Onda kusur mu yoktu. Evvela sarhoştu. Sonra ahlaksızdı, kendini düşünürdü ama, cesurdu, cömertti, hiç kıskanç değildi. Fukara idi. Kibirli idi de. Sinağrit baba kibirli fukarayı severdi ama, Nikoli’nin kibrini beğenmiyordu. İnsanoğlunda o başka bir şey, gurura benzeyen şey, yerinde bir gurur, o da değil, insanoğlunun insanlığından, ta saçının dibinden oltasını tutuşundan beliren, isteyerek olmayan, ama pek istemeyerek de gelmeyen bir gurur isterdi. Öyle bir elin oltasını düzleyemez, misinasını kesemez, bedenini fırdöndüsünden alıp gidemezdi.

Beş sandalın beşini de kokladı, beğenmedi.

Sinağrit baba, kayasının kenarında durmuş, lacivert âlem içinde hafifçe yakamozlanan oltalarla, civalı zokalardan aydınlanan saraymeydanını seyrediyordu. Oltalar gitgide çoğalıyordu. Sinağrit ve mercanlar şehrinin göbeğinde şimdi tatlı tatlı sallanan on beş tane fener vardı. Ötede kovuklardan mercan balıkları çıkıyor, fenerlerden birine hücum ediyor, budalaca yakalanıyorlardı. Gözleri büyümüş bir halde yukarıya çıkarlarken dönüp tekrar aşağıya kadar geliyor, yukarıki dünyayı görmeye bir türlü karar veremiyorlardı. Sinağrit babaya büyüyen gözleriyle “bizi kurtar şu lanetlemeden,” der gibi bakıyorlardı. Sinağrit baba düşünüyordu. Gidip o yakamoz yapan ipe bir diş vurdu mu idi, tamamdı. Ama hiçbirini kurtaramıyor, hareketsiz duruyordu. Sinağrit baba onları kurtarmanın bu kadar kolay olduğunu biliyordu ama, bildiği bir şey daha vardı. O da ister su, ister kara, ister hava, ister boşluk, ister hayvan, ister nebat âleminde olsun bir kişinin aklı ile hiçbir şeyin halledilemeyeceğini bilmesidir. Ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin koşup o yakamoz yapan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydalı olabilirdi. Yoksa, gidip Sinağrit baba oltayı kesmiş, biraz sonra Sinağrit baba tutulduğu zaman kim kesecek? Kim akıl edecek yakamozu dişlemeği?...

O sırada büyük büyük ışıklar saçan bir olta aşağıya inmişti. Sinağrit baba ümitle koştu. Bu oltayı da kokladı. Hiç tanıdığı birisi değildi. Yemi ağzına aldığı zaman bu olta sahibinin tam aradığı adam olduğunu bir an sandı. Bu anda da yakalandı. Kepçeden sandala düştüğü zaman Sinağrit baba büyük gözleriyle kendisini yakalayana sevinçle baktı. Sinağrit baba etrafı kırmızı, içi aydınlık siyah gözleriyle bir daha baktı. Birdenbire ürperdi. Hiddetinden ayaklarını yere vuran bir genç kız gibi sandalın döşemesini dövdü. Belki bizim bile bilmediğimiz bir işaret görmüştü kendisini tutan oltanın sahibinde: Bu adam şimdiye kadar hiç imtihan geçirmemişti. Ömrü boyunca cesur, cömert, Sinağrit babanın adamın ne korkunç bir ikiyüzlü köpek olduğunu bizim görmediğimiz bir yerinden anlayıvermişti. Bütün devirler ve seneler boyunca kendisini tutan oltanın sahibi ne cesaretini, ne cömertliğini, ne gururunu bir tecrübeye, bir imtihana tabi tutturmamış, her devirde talihli yaver gitmiş birisi idi. Kimdi, ne idi: Sinağrit baba da bilemezdi. Ama, belki de ölünceye kadar cömert, cesur, mağrur yaşayacak olan bu adamın şu ana kadar bir defa bile imtihana sokulmadığını anlamıştı. Belki de sonuna kadar bu imtihandan kurtulacaktı. Sinağrit baba böylesine hiç rastlamamıştı. Ölmeden evvel adama bir daha baktı. Namuslu, cesur, cömert ölecek olan bu adamın hakikatte korkakların en korkağı, namussuzların en namussuzu olduğunu alnında okuyordu. Bu adam, o kadar talihli idi ki daha, ikiyüzlülüğünü kendi kendisine bile duyacak fırsat düşmemişti. Yoksa Sinağrit baba yakalanır mıydı: Sinağrit baba hırsından tekrar tepindi. Bağırmak ister gibi ağzını açtı. Kapadı.. Sinağrit baba son nefesini, böylece bir insanlık imtihanı geçirmemişin sandalında pişman ve mağlup verdi.

Sait Faik Abasıyanık...


İp : 88.***.**5.195
   
Olta’nın Sahibi... yorumları

seka

seka

üye
(Amatör)

Tekirdağ

 

Bu günlere denk düşüyor ...
Daha önce oltaya gelen balıkların kendi kendini kurtarmasını öğütleyen Sinağrit baba , hiç haketmediği ölümle kahroluyor tıpkı bizim Sinğrit Babalarımız gibi ...
Sait Faik'in su gibi akan güzel Türkçe'siyle çok etkileyici bir öykü ...
Biberli tonlarıyla çok iyi fotoğraf .
Kutlarım Çiğdem .
Selamlar .
Tarih: 27 Ekim 2010, 14:27 - İp: 78.***.**3.143
  ----------------
 
 
     

tezcanh

tezcanh

üye
(Amatör)

İstanbul

 

Ben ne güzel örümceğimi yüklemiş seyrederken , alıp götürdün kitaplara , hikayelere , romanlara , insanlara , dünyaya dair..uzun uzun konuşmak geldi içimden ; belki bir gün....
sevgi ve selamlarımla kardeşim...kutlarım....
Tarih: 27 Ekim 2010, 15:14 - İp: 85.***.**6.28
  ----------------
 
 
     

londonergirl

londonergirl

üye
(Profesyonel Fotoğrafçı)

İstanbul

 

 

Çiğdem Hanım alıp götürdünüz beni de. Başlık ve öyküyle dört dörtlük bütünleşen bir fotoğraf. Tonlarıyla iyi bir detay. Elinize sağlık..
Tarih: 27 Ekim 2010, 16:12 - İp: 178.***.**8.10
  ----------------
 
 
     

askosa1952

askosa1952

üye
(Amatör)

Ankara

 

sunumuyla harika selamlarımla..
Tarih: 27 Ekim 2010, 17:53 - İp: 88.***.**7.72
  ----------------
 
 
     

milagro

milagro

üye
(Meraklı)

Bursa

 

Mehtap küçük koyu pırıl pırıl aydınlatıyor. Deni-zin ölü dalgaları başından geçenleri kıyıya anlatıyor. Hafif bir meltem gecenin sıcaklığını bastırmak için tüm soluğunu harcıyor. Herkes susuyor. Konuşmak yasak sanki... Zaten konuştuğumuz an bu sihirli büyü bozulacak. İç dünyalarımız doğanın görkemiyle bir olmuş. Suskunluğumuzun gürültüsü yetiyor bize....

Seni siyah ve beyaz ülkesinin kraliçesi ilan ediyorum en güzel aldanış hikayelerinden biridir dostum sanki martı sesleri kulağıma geldi bir an...

GÖNLÜMDEN SEVGİLER SELAMLAR =))




#27.10.2010 19:44:14 tarihinde düzenlendi.
Tarih: 27 Ekim 2010, 19:39 - İp: 85.***.**8.125
  ----------------
 
 
     

hcevikaslan

hcevikaslan

üye
(Özel Gün Fotoğrafçısı)

Ankara

 

öykü yazarının "baba" diye tanımladığı hikaye kahramanı; "yalnız yaşayıp,ömrü boyunca hiç evlenmemiş," fakat seçen ve kişilikli biri olarak sanırım bu sıfatı uygun görmüş. gerçekten ders niteliğinde bir öykü..
diyorumki; insanlar evlenirken kırk ölçüp bir biçmeli. ilave olarak,yaşlı bir büyüğümüzden duyduğum bir söz "önce aklını sal işe, sonra pişman olma yaptığın işe".
sunumuylada güzel siyahbeyaz fotoğraf, kutlarım selamlar çiğdem kardeşim.
Tarih: 28 Ekim 2010, 22:34 - İp: 85.***.**7.91
  ----------------
 
 
     

emi35

emi35

üye
(Meraklı)

İzmir

 

sevgili çiğdem,fotoğrafın,ve öykünün gücü,ve senin yüreğinin buyüklügü
ders niteliğinde,izmirlim selamlar....
ve kalıplara inat...

#29.10.2010 14:36:18 tarihinde düzenlendi.
Tarih: 29 Ekim 2010, 14:33 - İp: 188.***.**0.213
  ----------------
 
 
     

esmagul

esmagul

üye
(Amatör)

İstanbul

 

Çiğdemcim sunumu ile çok güzel s.b bir kare...
Emeğine yüreğine sağlık...
Sevgilerimle
Tarih: 29 Ekim 2010, 22:58 - İp: 94.***.**9.46
  ----------------
 
 
     

eclipse00

eclipse00

üye
(Meraklı)

İstanbul

 

Güzel kare, güzel sunum. Selamlar..
Tarih: 29 Ekim 2010, 23:07 - İp: 78.***.**5.145
  ----------------
 
 
     

keeazim

keeazim

üye
(Profesyonel Fotoğrafçı)

Bursa

 

 

Güzel fotograf bu.
Eline saglık Çigdem.
Selamlar olsun...
Tarih: 4 Kasım 2010, 00:28 - İp: 78.***.**9.214
  ----------------
 
 
     

Sayfa(lar): 1

Gri skala
*Netfotograf Fotoğraf Galerisi'ndeki fotoğrafların tüm hakları ve sorumluluğu fotoğraf sahiplerine aittir.
Fotoğrafların sahiplerinden izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

 

Manzara Bitkiler Hayvanlar İnsan Netfotograf Özel Yaşam Ayın Konusu
» Deniz » Çiçekler (Evcil) » Hayvanlar (Evcil) » Çalışan İnsan » Foto Sende (Oyun) » Haber » Bisiklet (2009 Haziran)
» Doğa » Çiçekler (Yabani) » Hayvanlar (Yabani) » Çocuk & Bebek » Foto Öykü » Komik » Ekonomi (2008 Haziran)
» Gökyüzü & Bulutlar » Meyveler » Kediler Köpekler » Eller & Ayaklar & Gözler » Nf Buluşma Noktası » Sahne » Detaylar (2008 Mayıs)
» Gün Doğumu Batımı » Türkiye Florası » Kuşlar » Gölgeler & Silüetler » Üst Bant Arşiv » Sokak » Çocuk Olmak (2008 Nisan)
» İlkbahar Dijital Çalışmalar » Türkiye Faunası » İnsan Manzaraları Şehir - Mimari » Spor » Kadın (2008 Mart)
» Kış » Dijital Kurgu Sanatsal - Teknik » Portre » İç Mekan Su Altı » Çalışan Çocuklar
» Nehirler Şelaleler Göller » HDR » Detay Makro » İstanbul » Su Altı » Işık
» Panoramik » Manipülasyon » Gece Çekimleri » Bitki » Kapılar Pencereler Siyah Beyaz » Korku
» Sonbahar Yetişkin » Soyut » Böcek » Kültürel Miraslarımız » Siyah Beyaz » Siyah Beyaz Hatıra
» Yaz » Erotik » Reklam & Moda » Kelebek » Mimari Diğer » Türk İnsanı
  » » Diğer » Obje » Şehir » Diğer » Yeni Yıl
         
» Zıtlıklar
©Copyright 2002 - 2009 - Sitemiz, Türkiye'nin en hızlı Web Hosting sunucularında, Radore Hosting'de barındırılmaktadır.