Açıklama : |
Çok eskiden Vanlı bir keşişin dünyalar güzeli bir kızı varmış. Bütün Vanlı delikanlılar Tamar adındaki bu kıza hayranken, onun gözü bir Türk gencindeymiş. İki sevgilinin gizli gizli buluştuğunu öğrenen keşiş, kızını bu sevdadan vazgeçirmek için çareyi onunla beraber Göl'ün en büyük adasına yerleşmekte bulmuş. Ancak gençlerin aşkı buna rağmen devam etmiş. Delikanlı her gece Tamar'ın yaktığı ateşi takip ederek gölden yüzerek adaya gelir, sevgilisiyle buluşur, gün ışımadan da tekrar yüzerek geri dönermiş.
Bir zaman sonra keşiş durumu fark etmiş. Bir gece kızının bıraktığı işaret fenerinin yerini değiştirmiş. Delikanlı her zaman olduğu gibi yine ışığı takip ederek yüzmeye koyulmuş. Ancak kıyıdaki ışığın yeri sürekli değişiyormuş. Saatlerce yüzen delikanlı, bir türlü ışığı yakalayamamış, kollarındaki derman tükenmiş. Sonunda, kuvvetli bir dalga, gücü tükenen delkanlıyı, kaldırdığı gibi sivri ve keskin kayaların üzerine atmış. Her tarafı yara bere içinde kalan delikanlının, son nefesindeki, 'Ah Tamar, ah Tamar' feryatları, kayalıklardan yankılanarak, Tamar’a kadar ulaşmış. Bunu duyan Tamar da hiç gözünü kırpmadan kendisini azgın dalgalara bırakmış ve kaybolmuş. Ah tamar adası'nın, işte bu acıklı olaydan sonra, 'Ah Tamar' nidasından kaldığına inanılır.
|