yigiterdem

Portfolyo
için
tıklayın

Kumru’nun Hikayesi

RİVAYETE GÖRE...
Çok eskiden yaşayan 2 kardeş varmış.Anneleri ölmüş.Yetim kalmışlar.
Babaları yeniden evlenip üvey anne getirmiş başlarına.
Babalarının yanında bu iki kardeşe çok çok iyi davranırmış.Ama baba evde yokken illallah dedirtirmiş bu üvey anne.
İkisi de daha küçücükmüş.Evin bütün işlerini bu yavrucaklara yaptırıyormuş kadın. Sabah erkenden kaldırıp ,gece yatana kadar koşturtuyormuş.
Öyle birde gözlerini korkutmuş ki babalarına birşey demesinler vay hallerine.....
Birgün hayvanlar sağılmış.....ocak yakılmış..... Kadın ben gelene kadar bu süt kaynatılsın demiş ve gitmiş.
Küçücük kız nasıl kaldırıcak koca kazanı......ocak yanıyormuş bir yandan....
İki kardeş tutmuşlar kazanı karşılıklı ocaktaki saç ayağının üzerine koymaya çalışmışlar.Birden ne olsun koca kazan ters gelmiş. Süt olduğu gibi yere dökülmüş.
İki kardeş başlamışlar ağlamaya.Birbirlerine sokularak korkudan ağlaya ağlaya gözleri şişmiş artık yaş kalmamış gözlerinde.....
Başlamışlar dua etmeye.........
Allah'ım bizi kuş et annem gelince canımızı yakacak...Allah'ım bizi kuş et uçup gidelim.... Annemiz bizi dövecek.......
O üvey anneleri gelir.Ortalığı görünce süt kazanıda yerde....öfkeden delirir.Gözü hiç bir şey görmez. Başlar çocukları dövmeye.Küçük kız halaa dua eder.Allah'ım bizi kuş et.........kuş et nolurrr.......
Gözü dönmüş kadın hırsını alamaz ocakta ki saç ayağını alır çocukların boynuna geçirir.Boyunları yanar.
O anda ikisi de kuş olup uçarlar................
Kumru ya dönüşürler. Ve her sabah saatlerinde o kumru kuşları guguguk süt döktük,guguguk süt döktük nağmaleriyle öterlermiş.
Boyunlarında ki o siyah halka da o saç ayağından kalma iz derler.