renk78

Portfolyo
için
tıklayın

1383 Yıllık Kestane Ağacı

BENİM ADIM KESTANE

Bilmsel adım Castanea sativadir,
Kdz Ereğli Çaylıoğlu Veli Dağı Ormanında geldim
1383 Yaşimdayım Hz Muhammetdin hiçretinde dağdum,
Dört halife döneminde büyüdüm.
Malazgirt savaşinda yaşadım
Osmanlı Denletinin kuruluşunu gördüm.
İstanbulun fethiyle gurur duydum.
Çanakkale savaşına katıldım.
Cumhuriyrtin doğuşu ile sevindim.
Sizlerle görüşmek için şuan
Karabük kent ormanında sizleri bekliyorum.

BİR KESTANE AĞACININ HAYATI
Dile kolay 1383 yıllık bir ömürüm ben…
Her kıvrımımda tabiatın gizlerini,
Her oyuğunda beni yuva bilen kuşların böceklerin izleri.
Ve ahir vaktinde görüp geçirdiklerinin yorgunluğu bedenine çökmüş,
Ama bitiktirdiği tüm güzellikleri,torunlarıyla paylaşmayı arzulayan,
Bir babaannenin sıcaklığla bekliyorum şimdi sizleri .
Yaklaşın hadi korkmayın! Anlatacağım çok uzun bir masal var…
Varoluş serivenimi düşünüyorum: dünyaya gelişim bir tesadüf benim
Belki rüzgarların sürüklediği ya da göçmen kuşların getirdiği tohumlar
Buluşturduğu topraklarla,doğdu benim bedenim filizlendi.
Anadolu’nun bereketli yağmurlarıyla besledi Dünyaya gelişim tesadüfü belki benim,
Tıpkı yabancısı oldukları bu coğrafyayı şenlendiren Türklerin Anadolu yu yurt edinişlei gibi
Büyük ulusun yüzlerce yıllık kökleri ulaşırken Asya dan Avrupa ya
Benim büyüdüğüm toprakları seçmişlerdi vatan kılmaya,
Kim bilir bir tesadüftü bu seçim beklide zorluk .
Duymuştum büyük hükümdar Alpaslan’ın topraklar aradığını:
Yaşatmak için kalabalık tebaasını.
Gençlik yıllarım Türklerin yeni filizlenen devletine şahit oldu .
Bedenime eklenen her yeni halkada
Türklerde dalga dalga yayıldılar bu topraklara .
Fırtınalar sarstı,
Yağmurlar yıkadı gövdemi.
Bazen dallarım kırıldı dayanamadı,
Ama sökemedi tabiattan beni ,tutundum toprağıma
Tıpkı Türkler gibi
Avrupa akın akın ederken Anadolu ya
Sürmek isterken bu milletti geldikleri coğrafyaya
Yapraklar gözlerim oldu
Yüzlerce şahitle izledim büyük ulusun mücadelesini,
Kılıçarslan’ın Melikşahın Haçlılara direnişini.
Ve yeniden selamladık hep birlikte Miryekefalan’da Anadolu güneşini,
Benden gidenlerin başka topraklara yerleşeceğini
Selçuklu devri Kösedağ savaşıyla ömrünü tamamlarken koskoca bir dönem kapanıyordu.
Anadolu’ya bereket ve adaleti bu devlet tarihe gömüyordu:
Ama toprağa yeni bir çınarın düştüğünü bilinmiyordu…
Sessizce büyyen bu çınarın köklerinin Söğütten üç kıtaya uzanışına
Ertuğrul Gazinin cengaver torunlarının, kurt veren Tanrı’nın buyurduğu adaleti yeryüzüne dağıtılışına tanıklık ettim.
Yıldırımın Niğbolu zaferini Fatih’in İstanbul’u fethini öğrendim dallarımda konaklayan göçmen kuşların fısıltılarında.
Seher vakti bülbül ötüşünde duysum Yavuz’un Kanuni’nin muhteşem zaferini.
Olgunluk çağımın sonlarını yaşarken.
Osmanlı cınarının gölgesinin küçülüşünü hüzünle izledim.
Viyana’dan Sakarya’ya çekilişini ,dost bildiği devletlerin onu sömürüşünü gördüm.
Uğurladık son uykularına
Ve lanet ettim insan oğlunu tamahkarlığına …
Ölümü beklerken bir devleti, teslimiyeti istenen bir ulusun Zümrüt ü Anka kuşu misali,
Küllerinden yeniden doğuşunu seyrettim.
Çanakkale zaferini,
Samsun’dan gelen “Ya İstiklal Ya ölüm ! “ Seslerini
Sakarya’da Dumlupınar’da Türk milletinin yeniden dirilişini gördüm.
Türkiye Cumhuriteti’nin doğum sancılarına
Bir çivisini bile ellerden almak zorunda olan bir milletin
Göğe uzanan bacalarıyla büyük fedakarlıklar yapışını izledim
Karabük’te demirin çeliğe yolculuğunu ,
Zonguldak’ta kömürün varoluşunu gördüm
Dostlarımın baltalarla bir bir boyun eğişini izlerken kahrettim:
Ama duydum ki genç cumhuriyet in çocuk larına kitap,
Aydınlarımın satırlarına yuva olmuşlar.
Nesilden nesile masalımızı anlatmışlar.
Teselli buldum.