Açıklama : |
Ortaçağ İslam tarihçileri tarafından ''HISN KEYFA" adıyla bilinen şehrin birçok isminin daha olduğu tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır. En kuvvetli ihtimal ile tabii kayalardan oluşan müstahkem kalesi ve korunmaya çok elverişli coğrafi yapısı nedeni ile bu isimi almıştır. İslâm coğrafyacısı Yakut el-Hamevi, buraya Hısn Keybâ da dendiğini ve bunun Ermenice'den geldiğini zannettiğini söyler. Roma tarihçileri buraya Kipas, Cehpa veya Ciphas isimlerini vermişlerdir. Süryanice'de kaya taş manasına gelen "kifa" kelimesine nispetle bu ismin verildiği de söylenmektedir. Müslümanların eline geçmesini anlatan kaynağa göre burası "Hısn Luğûb" adıyla biliniyordu. Osmanlı kayıtlarında ise "Hısnkeyf" olarak geçmektedir.
ARTUKLULAR DÖNEMİ;
Hasankeyf'in parlak dönemi M.11O1 yılında Artukluların buraya sahip olması ve merkez edinmesi ile başladı. Selçuklu sultanı Melikşah'ın komutanı Artuk'un oğlu Sökmen bu tarihte Hasankeyf'e yerleşerek Hasankeyf Artukulularını n temelini attı. M.I232 tarihine kadar burada ve Amid (Diyarbakır) deki hakimiyetleri devam etti. Buraya hükmeden Artuklu hükümdarlarından Rükneddin Davut b. Sökmen (1112-1144) ile yerine geçen oğlu Fahreddin Karaaslan ( 1144-1167) döneminde Hasankeyf'in mamur bir şehir haline geldiği günümüze ulaşan eserlerden anlaşılmaktadır. Bu iki hükümdar siyasi olarak çok hareketli oldukları, bölgedeki mücadelelere aktif olarak katıldıkları gibi, şehri imar etmeyi de ihmal etmediler.
Diyarbakır (Amid)'ın 1183 Salahaddin Eyyubi tarafından alınarak Hasankeyf Artuklularına hediye edilmesi ile Artuklular Diyarbakır'a yerleştiler. Artuklular bu tarihten yıkılışa kadar (1232) Hasankeyf'i temsilcileri vasıtası ile buradan idare ettiler. Bu gelişme Hasankeyf'in stratejik önemini gerilettiği gibi mimari gelişmesini de aksatmıştır. Artukluların Hasankeyf'te kurdukları darphanelerde para bastıkları, medreseler yaptıkları, kaleye su çıkardıkları, köprüyü ve Büyük Sarayı inşa ettikleri kaynaklardan anlaşılıyor.
EYYUBİLER DÖNEMİ;
Eyyubiler, 1232 yılında Hasankeyf'i. aldıklarında burayı mamur bir şehir olarak buldu1ar. Ancak i1k etapta gerek siyasi gerek mimari açıdan atak olmadılar. 12601ı yı1larda Moğo1ların bölgeyi harap etmesi Hasankeyf'i de etkiledi. İlk etapta Hülagu'nun katına çıkan Eyyubi sultanı Takyeddin Abdullah (1249-1294) Hasankeyf'i harap olmaktan kurtardı. Hükümdarın Eyyubi nes1inden geldiğini öğrenen . Hülagu ona iltifat etmiş ve tüm ülkesini ona bağışlamıştır.
1301 yılında Hülagu'nun yerine geçen oğlu Gazan komutasındaki moğo11ar bölge ile beraber bu sefer Hasankeyf'i de harap etti. Hasankeyf Moğol afetinden fazlası ile nasibini aldı. Moğol şokunu üzerinden atan Eyyubiler Hasankeyf'i yeniden imar etmeğe başladılar. Bu gün Hasankeyf'te mevcut birçok eserde imzası bulunan El Melik El Adil Sultan Süleyman (1378-1432) zamanında bu imar faaliyetleri zirveye ulaştı. Hasankeyf, Artuklu dönemindeki haşmetine yeniden kavuştu.
Bu sultandan sonra Hasankeyf'te duraklama dönemi başladı. Hükümdarların iç çatışmaları, bölgedeki güçlü devletlerin nüfuzu altında olmaları, hem onları hem Hasankeyf'i zor durumda bıraktı. Akkoyunluları n (1461-1482) Hasankeyf'e tamamen hakim olması Eyyubilerin gücünü iyice kırdı. 1482 de burayı tekrar ele geçiren Eyyubiler bu sefer Safeviler'in baskısı ile karşı karşıya kaldı.
Osmanlılar 1515 yılında bölgeyi İdris-i Bitlisi'nin gayretleri ile ele geçirince, burası da Safavilerden temizlenerek Osmanlı hakimiyetine geçti. Ancak mahal1i idare yine Eyyubilere bırakıldı. Eyyubilerin bu zorluklarla beraber saltanat kavgası içine girmesi sonlarını hazırladı. 1524 de son Eyyubi hükümdarı Melik Halil'in saltanattan feragat etmesi ile Eyyubiler tarihe karıştı.
OSMANLILAR DÖNEMİ;
Hasankeyf'in içinde bulunduğu bölge Osmanlıların eline, Diyarbakır eyalet merkezi kabul edilmiştir. Hasankeyf bu idari düzenlemeye göre liva (sancak, kaza) merkezi olmuştur. Osmanlı kayıtlarına göre 16. asırda şehir gelişmiş, 10 000'e yakın bir nüfusu barındırmıştır. Bu sıralarda Hıristiyan nüfusu oranı yüzde atmışı bulmaktadır. Osmanlı dönemi Hasankeyf'in idari sınırları bir hayli geniş olduğu anlaşılıyor. Bu günkü Batman'ın tümü ile Siirt ilinin (merkez dahil) önemli bir kısmı ve Mardin'in Midyat, Dargeçit, Ömerli ilçeleri Hasankeyf'e bağlı olmuştur.
Ancak buranın idari ve stratejik önemi zamanla azalmıştır. 19. yüzyılın ortalarına geldiğimizde Hasankeyf, Midyat ilçesine bağlı bir nahiye konumuna gerilemiştir. Cumhuriyete kadar bu durum devam etmiştir.
CUMHURİYET DÖNEMİ;
Hasankeyf, Cumhuriyet ile beraber Mardin'in Midyat ilçesine bağlı bir nahiye idi. 1926 yılında Gercüş'ün ilçe yapılması ile buraya bağlanmıştır. İ990 yılına kadar idari statüsü böyle devam etmiş, 1990 yılında Batman'ın il olması ile Hasankeyf de ilçe yapılarak buraya bağlanmıştır.
Hasankeyf, insanlık tarihinin çok önemli yerleşim yerlerinden biri olmasına rağmen son 20-30 yıla kadar pek dikkatleri çekmedi. Paha biçilmez kültürel değerine rağmen hep ihmal edildi. 1970'li yıllardan itibaren ILISU Barajı projesi ile birlikte gündeme geldi. Hasankeyf'in sular altında kalmaması gerektiği, gerek ulusal bazda,gerekse uluslar arası düzeyde dile getirildi. Hasankeyf'in kurtarılması yönündeki çabalar 2003 yılında sonuç verdi. T. C. Başbakanı Hasankeyf'i kurtaracakları nı kamuoyuna duyurdu. Bu tartışmalar nedeniyle Hasankeyf, kimi ülke gündemini işgal etti.
Öte yandan Hasankeyf'teki kültür varlıkları, içinde bulundukları şehir ile birlikte 1981 yılında Kültür ilgili birimlerince koruma altına alınarak SİT alanı ilan edildi. 1986 yılından itibaren de arkeolojik kazılara başlandı. Bu kazılar halen devam etmektedir.
Hem Sit alanı olması, hem de baraj suları altında kalacak düşüncesi, ilçenin gelişimini engelledi. Son yıllarda Türkiye'de yapılan araştırmada bütün tarihi zenginliğine rağmen ülkenin en geri, fakir üç ilçesinden biri oldu. 2003 yılı ve sonrasında Hasankeyf'in artık sular altında kalmayacak olması, hem ilçenin gelişmesine, hem de bölge ekonomisine olumlu katkıda bulunması bekleniyor.
İlçe, ekonomik olarak gerilediği gibi, nüfus olarak da gerilemiştir. Bölgedeki son 15-20 yıldaki olağanüstü durumlar da eklenince bu gerileme dramatik bir duruma gelmiştir. 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 7500'ün altında kalmıştır.
Seyrinize SYG&SVG.
|