Açıklama : |
kusurları ile seyrinize.
Belgrad Ormanı/İSTANBUL
Belgrad Ormanı, geçmişte İstanbul için en önemli içmesuyu kaynağıydı. Bizans döneminde de Osmanlı döneminde de kente su bu ormandan sağlanıyordu. Belgrat Ormanı'nın İstanbullular için önem kazanması 16. yüzyılın başlarına rastlar. 10. Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad Seferi'nden (1521) dönerken İstanbul'a beraberinde çok sayıda Sırp savaş tutsağı getirmiş; Bizans döneminden kalma metruk köyleri yeniden şeneltme politikası uyarınca da bu tutsaklar orman içindeki eski Ayvat Köyü'ne yerleştirilmiştir. Köye Belgrad kökenli tutsaklar yerleştirilince, köy Belgrad adıyla anılmaya başlanmış; zamanla köyü çevreleyen geniş yeşil alan da Belgrad Ormanı olarak tanınmıştır.Orman ve temiz su arasındaki bağ daha iyi anlaşıldıkça, ormanı dâhilindeki su kaynaklarını ve su yapılarını koruma altına almak için ilk kez önlemler alınmaya başlanmıştır. 1554 ylından itibaren, Kanuni dönemi saray mimarlarından olan Sinan'a, orman içindeki eski su yapılarını onarma ve gerek orman içinde, gerekse orman dışında yeni su yapıları inşa etme görevi verilmiştir.İstanbul'da günümüze ulaşan su kemeri, bent ve havuzların bir bölümü, bu dönemden kalmıştır.
16. yüzyılda su kaynaklarını gözeten koruma tedbirleri ile Belgrad Ormanı da kısmen korunabilmiştir. Sözkonusu tedbir kararları zaman zaman içeriği ve şiddeti ağırlaşarak 18. yüzyıla değin sürmüştür. 18. yüzyılın sonlarına geldindiğinde İstanbul şehrinin artan nüfusuna temiz içmesuyu sağlayabilmek amacıyla Belgrad Ormanı içinde, Kırkçeşme Su Yolları'na takviye amaçlı 3 yeni bent daha yaptırılmıştır.Tüm bentler gerekli görüldüğü hâllerde onarım geçirmiş; 1839 yılı ise tüm bentler için genel bir bakım-onarım yılı olmuştur.Ormanın İstanbul tarihinde yeri bunlarla sınırlı değildir. Barındırdığı orman köylülerinin yanısıra; İstanbullu gayrimüslimler için de uğrak bir sayfiye yeri olmuştur. Avrupalı tüccar ve gezginlerin kişisel yazışmalarında Belgrad Ormanı'nın sıklıkla söz edildiği görülmektedir. Tarih boyunca ciddi bir yangın geçirdiği bilinmemekle birlikte, ormanda bazı münferit yangın vakaları da vuku bulmuştur. Bunlar içinde en kayda değer olaylardan biri de ormanın devlet eliyle yakılmasıdır. Kayıtlara göre, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasına tepki olarak Etmeydanı'nda toplanarak ayaklanma başlatan Yeniçerilerin bir bölümü kısa süre sonra Belgrad Ormanı içlerine sürülmüş; köşeye sıkışan Yeniçeriler 3 ay boyunca etkisiz hâle getirilemeyecince de orman ateş çemberine alınmıştır. Böylece ateş çemberi içinde kalan Yeniçerilerle birlikte önemli miktarda orman alanı da yanmıştır.1888, 1916 ve 1920 yıllarında da Belgrad ormanında yangınlar çıktığı kaydedilmiştir. Geçmişte yangınlara başta yıldırım düşmesi, yolcuların ateş atması ve güvenlik görevlilerinin dikkatini dağıtmak istyeyen çetecilerin neden olduğu bilinmektedir.İçinde barındırdığı su kaynaklarıyla İstanbul için yaşamsal öneme sahip olan Belgrat Ormanı, zaman zaman su kaynaklarındaki kirlilik nedeniyle de gündeme gelmiştir. İstanbul'da tifo, dizanteri gibi salgın hastalıklar baş gösterince, bunun nedeni su kaynaklarında aranmıştır. Kirliliğin nedeninin öncelikle suya devrilen ağaçlar olduğu sanılmış; bentler çevresindeki tüm ağaçların kesilmesi gündeme gelmiştir. Salgınlar ciddi boyutlara ulaşınca , Paris'teki Osmanlı elçisi aracılığıyla Pasteur Enstitüsü'nden uzmanlar İstanbul'a davet edilmiş; kuruldan kapsamlı bir rapor hazırlaması istenmiştir. Yapılan araştırmalarda, Pera bölgesindeki otellerin kirli nevresim ve çarşaflarının çamaşırcı kadınlarca Büyükbent kıyısında yıkandığı ve kirli suların da bende döküldüğü saptanmıştır. İçmesuyunu köylülerin kirlettiği ortaya çıkınca; padişah II. Abdülhamit yayınladığı buyruk ile köy boşaltılmış; köylüler başka yerlere yerleştirilmiştir.[3]
1822 yılında hazırlanan İstanbul haritalarında Belgrad Ormanı'nın 13 bin hektarlık bir alana yayıldığı görülmektedir. Denetimsiz ağaç kesimleri nedeniyle orman alanı 1840'larda 12 bin hektara, 1870'lerde ise 7 bin 500 hektara inmiştir. Giderek artan tehlike nedeniyle 1860 yılında ormanın idaresi Su Nezareti'nden alınarak mütehassıs bir müfettişliğe verilmiştir. Bu müfettişlik bünyesinde bir müfettiş muavini, 2 süvari, 10 da piyade er ormanın gözetimiyle görevlendirilmiştir. Bu koruma hâli Birinci Dünya Savaşı'na dek sürmüş; ancak Haliç-Karadeniz sahra hattının yapımı sırasında büyük ölçüde orman alanı tahrip edilmiştir. İstanbul'un işgali süresince de yakacak odun temini amacıyla büyük ölçekli ağaç kesimleri yapılmıştır.[6]
Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonra ilgili kamu kuruluşlarının ihdas edilmesiyle Belgrad Ormanı yeniden koruma altına alındı. Belgrad Ormanı'ndan daha işlevsel yararlanmak amacıyla bentler çevresine piknik alanları oluşturulmuş ve orman bir eğlence-dinlence alanı olarak İstanbullulara hizmet vermeye başlamıştır. Belgrad Ormanı günümüzde hâlen bir rekreasyon sahası, temiz su kaynağı ve baltalık olarak hizmet vermeyi sürdürmektedir.(Alıntıdır) |