Açıklama : |
ŞEHİT ANASI
Siz hiç şehit anasına sarıldınız mı?
Gözyaşlarınız birbirine karıştı mı?
Onun oğlunun düştüğü vatan toprağı gibi kokusunu hissettiniz mi?
Ona sarıldığınızda içinde akan çağlayanların sesini duydunuz mu?
Bir dağı kaybetmiş ama yıkılmamış bir yüreği gördünüz mü gözlerinin içinde.
Size oğlum diye sarıldığında onun çocuğu gibi sandınız mı kendinizi.
Onu asker oğluyla hayal ettiniz mi hiç....
Şehit olmasaydı bu anayla oğul, bir ulu çınarla gürül gürül akan bir ırmak gibi nasıl dururdu acaba diye bir düş kurdunuz mu?
Onun elleriyle oğlunu nasıl sevdiğini, nasıl okşadığını, nasıl yemek yedirdiğini düşündünüz mü?
Hala nasıl dimdik ve heybetli bir şekilde ayakta durduğuna şaşırdınız mı?
Yirmi yıl öpüp koklayarak yetiştirdiği fidanını kahpelerin kurşunuyla toprağa verdi. O yüce kadının kendi de şehit olmak istercesine “Vatan sağolsun” dediğini duydunuz mu?
Ellerini öperken yüreğiniz titredi mi bu azametin karşısında.
Bu ananın koynuna, şehit olmuş aslanının yerine yatmak istediniz mi hiç.
“Onun yerine beni oğlun olarak kabul et” demeyi istediniz mi? Sonra da ben o kadar yücelemedim diye üzüldünüz mü?
Dizlerinin dibine kıvrılıp saçlarınızı okşamasını istediniz mi? Belki acısını hafifletir diye orada öyle kalmak, uyumak istediniz mi? Sonra da bir dağın yerine küçücük bir kaya gibi kaldığınızı fark ettiniz mi?
Şimdi o ana mutsuz. O ana üzgün.
Aslanı şehit olduğu zaman bile bu kadar üzülmemişti. Bu kadar yıkılmamıştı.
Mezarı başında dua ederken elleri titriyor artık. Kuzusunun üzerine kırlardan topladığı çiçekleri bırakırken dizleri tutmuyor eskisi gibi. Daha çok ağlıyor artık.
Çünkü yavrusunun kemiklerinin sızladığını biliyor. Evladına kahpe kurşunları atanların yoldaşları evladının arkadaşlarına tokat atarken, vatan toprağında rahat uyuyamadığını hissediyor.
Silah arkadaşlarının başına geçirilen çuvalın hesabını soramayanların sivil vatandaşın da huzurunu bozanlara bir şey yapamadığını görünce biliyor ki aslanı toprağın altında rahat değil.
Memleketin haline baktıkça şaşırıyor. Omuzları düştü artık. Kuzusunun şehit haberi geldiğinde bile bu kadar çökmemişti. Acı yüreğine böyle sıkı sıkı oturmamıştı. Bağrına bastığı taş bile un ufak oldu şimdi.
Çünkü oğlu dağa çıktığı zaman kaçacak delik arayan eşkıya şimdi şehre indi. Masum insanları habersizce, sinsice, kalleşçe avlıyor. Evlerine ekmek götürme derdinde olan tedbirsiz vatandaşları köşe başında, hiç haberleri yokken öldürüyor. Ve uğruna evladını verdiği bu vatanı yönetenler olanları seyrediyor. Bin yıllık kardeşlik bitiyor. İşte en acısı bu. Evlat acısından kat be kat acı.
Akıttığı kan yerde kaldı. Neden şehit oldu. Ne için. Bugünler gelsin diye mi?
Şimdi o ana kırgın. O ana kızgın.
Durmayın. Tez bir şehit anasına sıkı sıkı sarılın. Ellerini öpün. Hemen şimdi. Ondaki gücü kuvveti, kararlılığı, cesareti alın. Memleket sevgisini yudum yudum içinize çekin. Bütün hücreleriniz bu sevgiyle dolsun. Onun vatan toprağı kokusu size de sinsin.
Siz de bir ulu çınar gibi durmaya, etrafınızda olup bitenleri anlamaya çalışın. Olayları daha yüksekten görmeye çalışın. İçinde kaybolmayın.
İyi düşünün araştırın. İlk gördüğünüz kişinin lafına kanmayın. Sadaka almayın. Rant peşinde, makam peşinde koşmayın. Kazanç derdinde olmayın.
O anayı ve yitirdiği evladını düşünün.
Bir dağ gibi durun siz de. İnançlı ve kararlı.
Çünkü bugünlerde memleket ve cumhuriyet sevdalılarına, hepimizin her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Şehit anasını düşünün.
Onu bir daha ağlatmayın.
Ahmet Demir
|