Açıklama : |
Ne çok şey öğretiyor bu kış geceleri bize.
Üşümek, sokakta yaşamak, yağmur altında ıslanmak diye bir şeyin var olduğunu keşfediyoruz. Sonra kendimiz geliyor aklımıza, üşüdüğümüzü hissediyoruz. Yalnızlığın aslında bize öğüt veren bir dosttan ziyade, bizi hasta etmeye meyilli bir oda arkadaşı olduğunu anlıyoruz.
İnsan bazen çok sevdiği yalnızlığına bile düşman oluyor böyle gecelerde. Üşümenin iliklerimize kadar yerleştiği, telefonun çalmadığı, kapının açılmadığı ve hüznün omuzlarımıza yük olduğu bu kış gecelerinde ölmeye kardeş oluyoruz.
İçimizi ısıtan birisi olmayınca hayatımızda, üşüdüğümüz gecelerde çaya, kahveye sarılıyoruz bir dosta dert anlatır gibi. Oysa onlarda nankör, bekletmeye gelmiyor bardakta. Yani insanlar gibi sabırsız. Hemen terk ediyor kendi sıcaklığını.
Gecenin herhangi bir saatinde, yaşananlar akla gelince,
Albümleri açıp fotoğraflara baktığımızda, kendimizden ne kadar çok uzaklaştığımızı görüyoruz. Zamanla yaralarımıza ne kadar yabancı kaldığımızı ve ne kadar çok kimsesizleştirildiğimiz gerçeği ile yüzleşiyoruz. Çok sevdiğimiz, herkesten ayırdığımız ve kalbimizde sakladığımız neyimiz varsa onu en uzağımıza koyuyor hayat.
Tenimiz kadar yakın, nefesimiz kadar içten bildiğimiz o eski sevgili soğuk bir makasla kesmiştir, telefon kablolarını, adresleri ve kalbimizi. Bize yalnız onsuzluk kalmıştır bu kış gecelerinde.
Yalnızlığın boyumuza kadar kazdığı çukurda mutlu olmayı beklerken, bizi terk eden o eski sevgili her gece bir kürek toprak daha atar üstümüze. İşte ölüm bu yüzden kardeştir bize... |