Açıklama : |
İkisi de memnundu hayatlarından, her şeyin güzel olduğuna inanmışlardı ilk kez birlikte günbatımını izlerlerken..
Fakat bir gün oldu ve her şey bambaşka olduğuyla kaldı.
Her şey değişmişti ve bu kez günbatımını yalnız seyretti kadın.
Aynı serinlik akşamüstünü ezdi geçti.
Ürperdi kadın. Ellerine baktı; boş, bomboştu.
Gökyüzünden bir bulut düştü simsiyah.Güneşin parlaklığı gözlerini kamaştırmıştı, kör olmuştu sanki.
Şimşekler çaktıydı, deniz altüst oldu.
Aynı yere aynı şiddette habire bıçak sokuluyordu; yüreğine...
Oluk oluk kan... ne çok, ne çok...
Adam bilmiyordu; el ele seyredilmezse eğer deniz kudurur, dalgalar bıçak bıçak keserdi akşamı, kanatırdı.
Sahilde günbatımının en tahammül edilmeyeni idi.
Sonra yine gitti kadın aynı sahile, kimsenin elinden tutmadan...
gözlerde harelenen gölgeyle bakılırsa sahilde gün batımına, şiir gibi, şarkı gibi bir şey olurdu.
Şiir oldu kadın, şarkı oldu kadın.
Güzel oldu kadın.
Anka kuşu gibi küllerinden doğdu kadın.
Ellerinde renk renk sevinçlerle...
Cıvıl cıvıl, ışıl ışıldı, hiç olmadığı kadar.
Adam bilmiyordu, deniz yatıştırıcıdır, deniz sağaltıcıdır, acı geçicidir, aşk öğreticidir.
Giden gittiğiyle kalır, kalan kazanandır, kendini bulandır.
Giden gittiğiyle kalır.
Ah, bir de unutulduğuyla...
Sahilde günbatımının en muhteşemiydi; ümitti.
Gülen gözbebeğiydi hayatın.
ve kadının
.....
öykü bitmedi.
ne kadar hayat o kadar öykü çünkü. |