» Fotoğraf Galerisi |
Ayın Konusu |
Bitkiler |
Dijital Çalışmalar |
Hayvanlar |
İnsan |
Macro |
Manzara |
Netfotograf Özel |
Sanatsal - Teknik |
Siyah Beyaz |
Su Altı |
Şehir - Mimari |
Yaşam |
Yetişkin |
Diğer |
|
|
|
» Fotoğrafça | Çok Bilen Bizler!
| Bir zamanlar bu forumlarda, "dslr layk mı yoksa dslr mi?" tartışmalarından geçilmezdi, neyse ki çok bilen bizler, bu tür sorulara hep "sen en iyisi git bir dslr al" diye cevap verdik, bu işe yeni başlayan arkadaşlarımızın çoğu da bizi dinlediler gidip dslr aldılar. Daha sonra bir çoğu, "ben bu dslr ... | Devamı » |
|
» Aktif Üye/Ziyaretçi |
Üye:
fotosever41,
(1)
|
Ziyaretçi: 5663 |
|
Toplam Üye: 282604 | Dün: 0 | Bugün: 0 |
|
|
Fotoğraf Arama
|
|
cemone |
Adı Soyadı : |
Cem Nesli |
Şehir : |
İcel |
Meslek : |
H. Treatment |
E-posta : |
Görüntülenmesini istememiş |
Üyelik Tarihi : |
22 Kasım 2005, Salı |
Fotoğraf Sayısı : |
108 |
Yaptığı Yorum : |
1622 |
Donanım : |
-------- |
Profil : |
-Website-
Her insanoğlunun hikayesi gibi, doğumla başlıyor bu da…
Kendisine sorsanız belki de nerden nereye diyecektir size de, çünkü çok renkli bir hayat onunki…
Bu renklerden yola çıktı durdu hep, bir gün hızlı bir rengin peşine takıldı, tek düşündüğü ralli pilotu olmaktı, her ne kadar çabalasa da rengin solduğu yerde bundan da vazgeçmesi gerektiğini anladı.
Renkler bitmiyordu ki hayatında, derken bir başka renk ile üniversite sıralarına savruldu ve mezun olduktan sonra da bu rengin uzun soluklu olmayacağını kendisi de fark etti, o nedenle de hiç oralı bile olmadı.
Dedik ya renkler bitmiyor diye, işte hâlâ elinde savurduğu ve Afrika’nın yanık güneşine benzeyen renklere kaptırdı kendini, henüz tamamlanmayan bir maceradır başladı hayatında…
Afrika…
Dünyada her insan için açılan bir pencere vardır mutlaka, yeter ki bakmasını bil, gördüklerini unutma.
Onun penceresi de Afrika’da açıldı, bazen güneşin ışıklarında gözü kamaşırken, bazen Afrika’nın yağmurunda ıslandı.
Bazen de şehir yaşantısının kırmızı gökyüzünde daha çok çalışması gerektiğine inandırdı yüreğini ve yılmadı, çalıştı da. Elbette kırmızı gökte özlediği bir mavi vardı hep, zaman zaman gösterirdi de kendini bu mavi…
İnsan hiç maviyi özler mi?... Özler elbet, en az yurdunu özlediği gibi….
Hayatın renklerine dair ne varsa hepsini, bir vizörden bakarken buldu bir gün. Sadece renkler ya da hayat değil elbette, kendisini fotoğrafa çeken ustaların ışığı vardı bir de gördüğü.
“Neden fotoğraf çekiyorsun?” u sorduklarında kendine, “Neden olmasın?” diyemedi çünkü söylemesi gerekenler vardı. “ilk”ten başlamaya gerek yok, önemli olan şimdiden sonrasıydı onun için.
Hayatta verdiği değerler vardı kendisinin her insanda olduğu gibi, bunları yaşatmak sonrasında da olsa, bir kere bile bunlarla yeniden nefes almaktı, kısaca bunlara “Bir Zamanlar” demek gelebilir aklınıza. Kendisinin de aklına gelen bu olmuş, “Bir Zamanlar” ın defterini açınca, kendini görmeyecekti sadece, en yüksekteki yıldızdan bakar gibi, herkes bakacaktı kendisiyle beraber. Deklanşöre de kendisi için basmadı hiç, yüreğinde tüm insanlara yetecek kadar sevgi varsa, tüm insanlarla paylaşacak kadar cesareti de taşıyordu, hem de hiç çekinmeden…
Bir hevesle başlayanlardan olmadı, hırsın çirkin yüzüne de hiç kanmadı. Öğrendiğini öğretti, bilmediğini dinledi. Emek verenlerin yolundan gitti ve saygı duyulması gerektiğini de hep dile getirdi (Bu satırları okuyan sevgili dostlar, sanmayın ki şiiri seviyor, kalemden çok fotoğraf makinesini tutar).
Zaman…
Hızına yetişemediğimiz tek çizgi olsa gerek, kendisi de dahil bu yetişememeye. Zamanı durdurmak fikri de adı gibi sâbitti kendinde (Cem Sâbit Nesli) ama ufkunda yeni pencereler açtığının farkına vardı sonradan. Zamanı durdurmak için çekilen kareler olmalıydı, zamana tanıklık yapmalıydı. “Bir Zamanlar” dediğinde insanlar, sadece bakmamalı, yüreklerinden geçenleri de ortaya koymalıydı.
Gördüklerinden yola çıkarak ve de renklerden tutarak, tanıklık yaptıklarını paylaşmak için, hâlâ eli yüreğinde bir fotoğrafçı…
Köprü…
Zaman eğer çılgınca akan bir akarsuysa onun için, hayatın taşkınlıklarında boğulmadan bir köprü kurdu üzerine kendi karelerinden. Önce köprüden geçmeyi bilmek gerektiğine inandı ve inandırdı. Geçmişe saygı duyarak, geleceğe çevirdi yüzünü bu köprüde….
Şimdi…
“Sessizlik çığ gibi büyür birden ve gözlerin odaklanmıştır noktalar üzerinde… Sadece nefes alışların bozar bu sessizliği ve sen nabzının sesini bile kesmek için nefesini tutarsın düşünmeden, parmağının ucunda bir “KLİK” sesi…” Duydunuz mu?...
“Deklanşöre basarken nefesini tutanlardan mısın?” sorusunun yanıtı buysa eğer, kendi cevabı da budur onun için:
“Baktığım yerden nefesim ön
-------- |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
O An |
|
fatma cink (33), 9 Mar 2007 |
|
O An |
|
aybarsone (33), 8 Mar 2007 |
|
|
|
|
|
|
Ebru 3 |
|
ruhiodev (24), 7 Mar 2007 |
|
|
Asalet |
|
yesuga (30), 5 Mar 2007 |
|
|
|
|
Sayfa(lar):
1 |...| 52 | 53 | 54 | 55 | 56 | 57 | 58 | 59 | 60 | 61 |...| 76 |
|
*Netfotograf Fotoğraf Galerisi'ndeki fotoğrafların tüm hakları ve sorumluluğu fotoğraf sahiplerine aittir.
Fotoğrafların sahiplerinden izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
|
|